Sağlık Hukuku ve Malpraktis: Hasta ve Hekim Hakları Dengesi
Sağlık Hukuku ve Malpraktis: Hasta ve Hekim Hakları Dengesi
Günümüzde sağlık hizmetlerinin karmaşıklığı ve önemi, “sağlık hukuku” adında ayrı bir hukuk disiplininin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sağlık hukuku, bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini, bu hizmetlerin sunumunu, sağlık çalışanlarının hak ve sorumluluklarını, hastaların haklarını ve olası uyuşmazlıkları düzenleyen geniş bir alanı kapsar. Bu alanın en kritik başlıklarından biri ise “malpraktis (tıbbi uygulama hatası)” kavramıdır.
Sağlık Hukuku Nedir?
Sağlık hukuku, geniş anlamda, bireylerin sağlığını korumak, geliştirmek ve hastalık durumunda tedavi hizmeti almalarını sağlamak amacıyla devletin ve diğer ilgili kurumların faaliyetlerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Bu alan;
Hasta Hakları: Bilgilendirme hakkı, rıza hakkı, mahremiyet hakkı, sağlık hizmetine erişim hakkı gibi temel hakları,
Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanlarının Hak ve Sorumlulukları: Özen yükümlülüğü, sır saklama yükümlülüğü, bilgilendirme yükümlülüğü, mesleki bağımsızlık hakları gibi konuları,
Sağlık Kuruluşlarının (Hastaneler, Poliklinikler vb.) Sorumlulukları: Güvenli ve nitelikli hizmet sunma yükümlülüğü,
İlaç ve Tıbbi Cihaz Mevzuatı,
Sağlık Sigortacılığı,
Sağlık Verilerinin Korunması (KVKK kapsamında),
Tıp Etiği ve Hukuku arasındaki ilişki
gibi birçok konuyu kapsar.
Malpraktis (Tıbbi Uygulama Hatası) Nedir?
Malpraktis, en basit tanımıyla, bir sağlık mesleği mensubunun (hekim, diş hekimi, hemşire, ebe, eczacı vb.) mesleki bilgi, beceri ve deneyim eksikliği veya özen yükümlülüğüne aykırı davranarak hastasına zarar vermesidir. Türk Tabipleri Birliği Meslek Etiği Kuralları’na göre malpraktis; hekimin standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği, yanlış veya eksik teşhis ve tedavi nedeniyle hastanın zarar görmesidir.
Malpraktisin oluşabilmesi için genellikle şu unsurlar birlikte aranır:
Hekimin Kusurlu Davranışı: Bilgisizlik, dikkatsizlik, özen eksikliği veya ihmal gibi kusurlar.
Zarar: Hastanın bedensel, ruhsal veya maddi zarara uğraması gerekir.
İlliyet Bağı (Nedensellik): Kusur ile zarar arasında doğrudan bağ olmalıdır.
Malpraktis Türleri
Teşhis (Tanı) Hatası: Yanlış veya geç teşhis.
Tedavi Hatası: Hatalı tedavi yöntemi, yanlış ilaç, yanlış doz, cerrahi hata.
Gereksiz Müdahale: Gerekli olmayan tıbbi işlem uygulanması.
Bilgilendirme Eksikliği: Hastanın yeterince bilgilendirilmeden tedaviye alınması.
Özen Eksikliği: Sterilizasyon kurallarına uymama, hastayı yeterince izlememe.
Malpraktis Davaları ve Sorumluluk Türleri
Hukuki Sorumluluk (Tazminat Davaları):
Özel hastanede çalışan hekime ve hastaneye karşı maddi-manevi tazminat davası açılabilir.
Kamuda görevli hekimler için sorumluluk devlete aittir, hasta İdare Mahkemesi’nde dava açar.
Devlet, ödenen tazminatı kusurlu hekime rücu edebilir.
Cezai Sorumluluk:
Taksirle yaralama veya ölüme neden olma gibi suçlar gündeme gelir.
Savcılık resen soruşturma başlatabilir.
İdari Sorumluluk:
Meslek etiğine aykırı davranışlar durumunda disiplin cezası verilebilir.
Sağlık Bakanlığı veya Türk Tabipleri Birliği gerekli işlemleri yapar.
Hasta ve Hekim Hakları Dengesi
Sağlık hukuku, bir yandan hastaların sağlık hizmetine güvenli erişimini sağlarken, diğer yandan hekimlerin hukuki ve mesleki güvencelerini korumayı amaçlar. Malpraktis davaları bu dengenin tam merkezindedir. Hekimlerin mesleki bağımsızlıkları korunmadan tıbbi hizmet sunumu mümkün olmazken, hastaların da haklarını güvence altında hissetmesi gereklidir.
Sonuç
Sağlık hukuku ve malpraktis, hukukun en teknik ve çok yönlü alanlarından biridir. Hatalı tıbbi müdahaleye uğrayan hastaların zararlarının karşılanması ve hekimlerin adil şekilde yargılanması, bu alanın temelini oluşturur. Bu tür davalar tıbbi bilgi ile hukuki uzmanlık gerektirdiğinden, bir uyuşmazlık durumunda sağlık hukuku alanında uzman bir avukattan destek almak büyük önem taşır.